İlahiyat Haber

Üsküdarın Yeni İlahiyat Camisi 2 Yıl Sonra İbadette

 

Depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle mayıs ayında yıkılan ve yeniden yapılmaya başlanan Üsküdar’daki Marmara İlahiyat Vakfı Camisi, geleneksel Türk mimarisiyle İstanbul’da öne çıkan dini mekanlar arasındaki yerini alacak.
İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nin, ”depreme dayanıklı olmadığı” raporu üzerine yıkılarak yeniden yapılmasına karar verilen 30 yıllık Marmara İlahiyat Vakfı Camisi’nde inşaat çalışmaları devam ediyor. Caminin bulunduğu sahadaki hafriyatın alınmasının ardından temelin atılması için hazırlıklar sürüyor. Proje tamamlandığında caminin kapasitesi, eski camiye oranla üç kat büyüyecek. Caminin, 22 ay sonra ibadete açılması hedefleniyor.
Caminin mimarı Muharrem Hilmi Şenalp, AA muhabirine yaptığı açıklamada, caminin, geleneksel Türk mimarisinin bugünkü yorumu olduğunu vurgulayarak, ”Caminin en önemli özelliği, gelenekle doğrudan bir bağ kurmuş olmasıdır. ‘Modern ve çağdaş cami’ lafları şu anda çok kullanılıyor. Bu tabirlere itiraz ediyoruz. Çünkü ‘modern cami’, ‘çağdaş cami’ olmaz. Geleneğinizin üzerine bir şey ilave edersiniz. Bugün modernite dediğiniz hadise, batının Rönesans’tan sonra Rönesans’ın üzerine, kendi geleneğinin üzerine inşa ettiği şeydir. Bizim modernitemiz, kendimize göre olmalıdır. Batılı değerlerden kendi değerlerimize bakarsak, oryantalizme düşeriz ve oryantalist bakarız. Halbuki kendi değerlerimize, kendi içimizden bakmamız lazım” diye konuştu.
”Birlikte çokluk, çoklukta birlik”
Cami projesine ilişkin bilgi veren Şenalp, projenin makro ölçekten mikro ölçeğe, kainatın bütününde yer alan dönme hareketini esas aldığını söyledi.
Projenin, parçadaki bütün ve bütündeki parça kavramlarını, tabiattaki nautilus formunun fraktal yapısı ve 1000 yıllık geleneksel kırlangıç tavan tekniğiyle birleştirerek, cami mimarlığında geleneğin üsluplaştırılması yorumuyla yeni bir ufuk arayışında olduğunu belirten Şenalp, ”Kırlangıç tavan tekniği, Orta Asya’daki Pamir Yaylası’ndan Erzurum ve Çorum’a kadar süreklilik arz eden bir yapı tekniğidir. İslam’ın özündeki ‘vahdette kesret, kesrette vahdet’ yani ‘birlikte çokluk, çoklukta birliği’ çok iyi simgeleyen bu teknik, ahşap parçaların üst üste bindirilmesiyle oluşan bir tavan sistemidir” dedi.
Şenalp, Marmara İlahiyat Vakfı Camisi projesinin de bu sistem ile Selçuklu ve Osmanlı mimarisinde sıkça kullanılan Türk üçgenlerinden esinlenilerek yapıldığını söyledi.
Camide iç-dış birliği sağlanacak
Osmanlı mimarisindeki minarelerin, minare mimarisinin şahikası olduğunu, bu minarelerin en güzel, en mükemmel formu yakaladığını ifade eden Şenalp, ”Biz projemizde, bu mimari özelliği bu günün diliyle yorumlayıp, oryantalizme düşmeden farklı ve yeni bir şeyler ortaya koymaya çalıştık. Osmanlı mimarisinin proporsiyonlarını kullandık ama formlar ve malzeme bu güne ait” ifadesini kullandı.
Geleneksel Türk cami mimarisinin temelindeki merkezi mekan kurgusunu ve fikrini devam ettiren projenin, her unsuruyla Selçuklu-Osmanlı klasik yapı mirasının bir yorumu olduğunu anlatan Şenalp, ”Işık ve gölgenin mekana tesirini gözeten şeffaflıkla, iç-dış birliğini sağlayacak şekilde, dışarıdan içerisi, içeriden de dışarısı okunabilmektedir” dedi.
Geleneksel cami mimarisinin temelindeki mekanda vahdeti ifade eden merkezi mekan kurgusu ile iç-dış birliğini devam ettiren projenin, her unsuruyla klasik yapı mirasının bir yorumu olduğunu vurgulayan Şenalp, tezyinat anlayışı olarak da hat sanatını öne çıkaran bir iç mekan düzenlemesi yapılacağını belirtti. Caminin altındaki mekanların da arazinin yapısından faydalanılarak doğal ışığın ulaşabileceği şekilde tasarlandığını ifade eden Şenalp, ”Projede, derslikler, konferans salonları, kütüphaneler, kafeler, sergi salonları ile bir odak noktası oluşturmaktadır. İbadetin tamamlayıcı bir fonksiyon üstleneceği merkez entelektüel kimliğiyle sadece İlahiyat Fakültesi’nin değil, Anadolu Yakası’nın önemli odak noktalarından biri olacaktır” şeklinde konuştu.
Hilmi Şenalp, camilerin eskiden olduğu gibi bütünüyle sosyal hayata ait bir çekim alanı olarak düşünülmesi gerektiğini vurguladı.
3 bin 600 kişilik olacak
Cami, 6 bin 733 metrekare üzerine projelendirildi. Caminin alt kısmında 27 derslik, 10 hoca odası, 7 sinevizyon odası, 270 kişilik konferans salonu, 240 kişilik yemekhane, 270 metrekare kitap kafeterya alanı ile fuaye ve sanat galerisi gibi bölümler yer alacak.
Toplam ibadet alanının 2 bin 385 metrekare olduğu camide, 134 kişi aynı anda abdest alabilecek, 3 bin 600 kişi ibadet edebilecek. 280 araç kapasiteli araç otoparkının da bulunduğu caminin, kubbe yüksekliği 34,7 metre ve minaresi de 57,8 metre uzunlukta olacak.

 

İlgili Makaleler